Motosiklet camiasında önemli işlere imza atan ve Türkiye Motosiklet Platformu gönüllüsü, Minik Kalplerin Umudu Olmaya Varmısın Derneği kurucu üyesi, Yamaha Xmax Fan Kulübü kurucusu Özdemir Altuntaş ve ekibiyle, birbirinden değerli projelerinin yansıra motosiklet sevdası hakkında gerçekleştirdiğimiz sohbette siz değerli okurlarımızla motosiklet camiasının kasklı meleklerini daha yakından tanıma imkânı bulduk. Trafikte motosikletlilerin karşılaştığı pek çok zor durumada değinen Özdemir Bey ve ekibi, Türkiye Motosiklet Platformu çatısı altında 2019 yılında başlatılan ‘’Katil Bariyer İstemiyoruz’’ kampanyasını tüm sürücülerin desteklemesi gerektiğinin de büyük önem taşıdığını belirtti.

Merhabalar Özdemir bey. Motosiklet camiasında önemli projelere imza atan motosiklet kulübü kurucularından birisiniz motosiklethabercılerı.com ailesi olarak sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?

Merhabalar Jale hanım.

Röportaj öncesi bana neden Kaptan diye hitap edildiğini sormuştunuz. Bir çok insan gemi kaptanı olduğumu bilmediği için takım kaptanı manasında yorumluyor. Ama dostlarım mesleğimden dolayı beni Kaptan diye çağırdıkları için camiamızdada lakap olarak üzerime yapıştı ve bu beni onore ediyor. Bir süre uzun yol gemi kaptanlığı yaptım ve evlendikten sonra bırakmak zorunda kaldım. Ardından yine denizcilik sektörüne ait bir firmanın inşaat branşına satın alma müdürü olarak görev değişikliği yaptım ve çok uzun bir süredir de bu makamda devam etmekteyim. Yakın zamana kadar yurtdışına gemi götürüp getirmişliğim olsada bunlar artık benim için keyfi seyahat gibi oldu. 34 yıl önce kapısından girip mezun olduğum denizcilik okulunda şimdi oğlum 4 senelik kaptanlık okumaya başladı ve ailece denizci olduğumuz için babamdan aldığım bu mesleği inşallah şimdi oğlum devam ettirecek.

Motosiklet camiasında farkındalık yaratan projelere imza atıyorsunuz. Ekibinizle birlikte gerçekleştirdiğiniz projelerden bahseder misiniz?

Türkiye Motosiklet Platformu şu ana kadar 215 motosiklet kulübünü bir çatı altında toplayan bir platform ve STK’dır. Amacımız Türkiye’deki tüm motosiklet kulüplerini gönüllü olarak tek çatı altında toplayıp, sesimizi devlet kurumlarına, siyasilere, belediyelere ve bir çok kurumlara tek bir ağızdan iletmektir.

Yamaha Xmax Fan Kulübü olarak senelerdir özellikle kanserli çocuklar yararına düzenli olarak etkinlik ve yarışmalar düzenliyoruz. Mesela bunlardan biri ‘’Deneme Tahtası’’ ile birlikte Ovacık’ta Minik Kalpler derneği yararına 3 günlük bir kamp düzenledik. Katılımcılardan topladığımız çekiliş bileti tutarlarından toplamda otuz altı bin Türk lirası gibi hatrı sayılır bir rakama ulaşmıştık. Destekçi ve sponsor dostlarımız çekilişte verilmesi için topladığımız miktarın çok üstünde  hediye bağışında bulunmuşlardı ve hepsinide o muhteşem etkinlikte dağıttık. Silivri motosiklet kulübü ise kendi festivallerinde toplanan tüm geliri minik kalpler adına bağışlamıştı. Her sene Gokart yarışları düzenliyor ve yine sponsorlarımızın vermiş olduğu hediyeleri yine kanserli çocuklarımız yararına dağıtıyoruz. Hiç unutamadığımız bir olay ise kulübü yeni kurduğumuz zamanlarda hayatının söz konusu olduğu acil ameliyat için gereken bir çocuğumuz için bir hafta içerisinde seksen altı bin Türk lirası toplamamız gerekiyordu. Biz bu meblağı etrafımızdaki altın kalpli, güzel dostlarımızın yardımlarıyla iki saat gibi kısa bir sürede toplayıp hesap numarasını kapatmıştık. Bize güvenen insanların destekleriye o çocuğumuza gereken ameliyat masrafını toplayıp, sağlığına kavuşmasında hep birlikte çok büyük bir payımız olmuştu. Bu olaydan sonrada buna benzer onlarca güzel yardımlaşma örnekleri ile bir çok çocuğumuza derman olmaya çalıştık.

Gerçekleştirdiğiniz projelerde siz ve ekibiniz pek çok başarıya ulaştınız peki insanlara dokunmak onlara umut ışığı olmak ve birlik olmak sizlerde ne gibi duygular uyandırıyor?

Bana terapi gibi geliyor, mutluluk veriyor ama şöyle bir şey var ki ben bunu hiçbir zaman tek başıma yapmadım. Her bir projemiz ekip arkadaşlarımla birlikte planlıyor ve herkese keyifli saatler yaşatabileceğimiz güzel etkinlikler ve projeler çıkarıyoruz. Hem Türkiye Motosiklet Platformu ile yaptığımız projelerde, hem Minik Kalpler derneğindeki yardımlarda, hem de Yamaha Xmax fan kulübü ile etkinliklerde çok güzel şeyler yaptığımızı düşünüyorum. Ama bunu bizim değil, etrafımızdaki insanların söylemesi bizi çok mutlu ediyor ve büyük uyumla çalıştığım ekip arkadaşlarımla aynı çatı atında olmaktan büyük bir gurur duyuyorum.

İstanbul gibi büyük bir metropolde motosikletlin nasıl bir yeri var?

Aslında bu konuda pek çok arkadaşımızın düşüncesi farklıdır. Bazı arkadaşlarımız hala saygı duyulmadığını söyler, bazı arkadaşlarımız farkedildiklerini, trafikte saygı gösterdiklerini söyler. Bana görede yavaş yavaş fark ediliyoruz. Motosikletlileri fark edemeyenler çoğunlukla acemi sürücüler, sinirli veya yorgun sürücülerdir. Sağından ya da solundan motosikletli biri çıkabilir. Can yakmamak için herkes dikkatli olmalı. Biz ne kadar motosikletimize trafikte farkedilmek için çakar dediğimiz ışıkları yaptırsak da, bütün ekipmanlarımız tam olsa da araç sürücülerinin en ufak bir dikkatsizliği motosiklet sürücüsü için çok büyük bir yaralanmaya, hatta ölümüne bile sebebiyet verebilir. Bunlar bir yana artık herkesin anlaması gereken bir şey var ki o da trafikte biz motosikletlerin bir yeri olduğudur. Ben demiyorum ki yolların fatihi biziz, biz kusursuzuz. Hayır böyle bir şey yok. Motosiklet kullanıcısı araç kullanıcısından çok daha fazla dikkat etmesi gerekir. Kısaca trafikteki her çeşit motorlu araç sürücüsünün trafik kurallarına riayet etmesi ve birbirlerine saygı göstermesini diliyorum.

Bu noktada şundan da bahsetmek istiyorum: 2019 Yılında TMP başkanı ve kıymetli dostum Zafer Fatih Özsoy’un Türkiye genelinde başlattığı, ve yine yüzlerce motosiklet klüplerinin destekleriyle ‘’Katil Bariyer İstemiyoruz’’ adı altında bir kampanya başlattık. Çok hızlı bir şekilde benimde içinde olmaktan onore olduğum 5 kişilik heyet kuruldu. Cumhurbaşkanlığı, bakanlar ve bürokratlarla yaptığımız görüşmeler neticesinde en son Karayolları Genel Müdürlüğünde Kenan Sofuoğlu’nun da katıldığı kalabalık bir toplantı ile nihayet katil bariyerlerin yurt genelinde başlatılması sözünü aldık ve o tarihten beride Türkiye’nin bir çok yerinde montajına başlandı. Bizlerde artık kulağada hoş gelmeyen bu kampanyanın adını artık  ‘’Motorcu Dostu Bariyer’’ olarak değiştirdik.

Sizin motosiklet sevdanız nasıl başladı? Kaç yaşındaydınız?

Kırk yaşımda bir telefon uygulamasında düzenenlen yarışma sayesinde kazandığım ödül ile ilk motosikletime sahip oldum. Ondan önce yazlıkta veya gittiğim kültürel gezilerde motosiklet kiralardım. O zamanlar sürmeyi bilmiyor değildim ama İstanbul trafiğinde kullanacak kadarda iyi değildim. Hatta ‘’şeytan icadı’’ diyenlerden biride bendim. Motosikletim geldiğinde satar, nakite çeviririm diyordum ama bir kere üstüne oturmuş ve bir daha iflah olmayacak motosiklet sevdasına kapılmıştım. Bende satmaktan vazgeçip kask almaya gittiğimde vitrinde Xmax’ı gördüm, gaza gelip onu aldım. Daha doğru düzgün motosiklet kullanmayı bilmiyorken iki tane motorum oldu. O gün bu gündür ikisine de gözüm gibi bakıyorum.

Düzenlediğiniz etkinliklerde hiç unutamadığınız bir anınız var mı?

Elbette unutamadığım yüzlerce acı tatlı anım var. Ama nedense ilk aklıma gelen yakın zamanda yaşadığımız bir olaydı. Yine kanserli çocuklarımız yararına Gokart etkinliğimizde tedavisinde son evreye gelmiş kanser hastası kardeşimiz Duru’ya en azından moral olması için alandaki yüzlerce destekçi dostlarımızla birlikte ufak ama iyileşme sürecinde moral olması için hayırlı bir şike yapmaya karar verdik. Önce Duru’nun duyup, hiçbir şekilde gurur yapmaması için çekim yapan tüm kameraları kapattık. Oradaki herkese durumu anlattık. Duru çekilişten bir şey kazansın, ona moral olsun ama ne verelim diye düşünürken hastalıktan dolayı binemediği küçük motoru için bir kask verelim dedik. Herkesle bu güzel çekiliş için söz birliği yaptıktan sonra şansın yüzüne güldüğünü göstermek, kaskın ona çekilişle çıktığı düşünmesini için tüm kameraları açtık ki bunu görsün diye. Bağış niteliğinde yapmadık ki gurur yapabilir, üzülebilir. Çekiliş neticesinde ona çıktığını düzenlemek için oradaki herkesi tatlı şikemize ortak ettik ve herkeste bunu biliyordu. Basit bir çekiliş yaptık ve ona kask çıktığını duyurduk. Hiçbir yerde o kadar kalabalık insanın şikeye ortaklık yapıp, bu kadar mutluluk göz yaşı döktüğünü, bu kadar elleri şişene kadar alkışladıklarını hiç duymamış, hiç yaşamamıştık. Bu olay ona çok iyi geldi ve tedavisi bir süre iyi gitti. Ama ne yazık ki kızımızı kaybettik. Benim son zamanlarda aklımdan çıkmayan ve etkileyen taze anım budur.

Motosiklet Kulübü kurmanızın çıkış noktası neydi?

Daha önce motosikleti aldığım zamanlarda birkaç kulübe üyeydim. Bu kadar güzel insanların bir araya gelip sadece gezip eğlenmek yerine insanlara faydalı şeyleride beraberce yapmak istedim. Ama bu kulüplerde yeni olduğum zamanlar çok söz hakkım olmadığı için benimle aynı fikirde olan arkadaşlarım dediler ki bir kulüp aç, hepimiz de üye olalım hanımlarımızda katılır kırk-elli kişilik bir ekip oluruz en fazla dediler; peki dedim. Kısacası böyle başladık bu işe. Herkes bir akrabasını eşini dostunu aldı derken şimdi Türkiye’de en aktif ve tanınan büyük bir aile olduk.

Bir de kulüpte proje fikrini kim ortaya attıysa beraberce değerlendiriyor, yapılan etkinliklerimizi onun önderliğinde gerçekleştiriyoruz.

Sosyal medya hesaplarınızda sık sık motosiklet ve motosikletliye olan yaklaşımları ‘’şeytan icadı’’ adı altında şakaya vurduğunuzu görüyoruz. Gündelik hayatınızda çevrenizden ya da toplumdan ne gibi geri dönüşler alıyorsunuz?

Çok hoş ve beni mutlu eden geri dönüşler oluyor. Hangi ortama girersem gireyim konu önce motosiklet ve motosiklet sürücüsü olmamla başlıyor. Demek ki motosiklet herkesin ilgisini çekiyor. Bir yere gittiğinde oradaki konu ne olursa olsun konu bir şekilde sana dönüyor, artık konuşan kişi sen oluyorsun. Sordukları ve merak ettikleri konular genelde tehlikeli mi? Hiç kaza yaptınız mı? Keyifli mi? Kulüpler güzel mi? Ne kadar yakıyor? Kaç basıyor? Yani ben binmem diyenin bile ilgisini çekiyor ve hatta korkuları olmasına rağmen biz motosiklet kullanıcılarına sanki hiçbir zaman ulaşamayacakları gizli bir hayranlıkla baktıklarını görüyorum.

Türkiye’deki ilk motosiklet temalı ‘’Şeytan İcadı’’ filiminin oyuncularından (gönüllü) birisiniz. Filimde ‘’Selami’’ karakterine canlandırıyorsunuz bununla ilgili ne gibi geri dönüşler aldınız ve şeytan icadı ikiyi görebilecek miyiz?

Selami karakteri gerçekten çok ilgi çekti. Filmde anlatılan dostluk bir çok kişiyi etkiledi ve bununla ilgili geri çok olumlu dönüşler aldık. Binlerce güzel yorumdan belki çok az olumsuz yorum aldık. Biz film çekimlerine daha başlarken en başından beri söylediğimiz şey, 3-4 kişiyi geçmeyen profesyonel oyuncular hariç hiçbirimizin oyuncu olmadığı ve hepimizin gönüllü olduğuydu. Zaten onlarda filmde rol alan herkes gibi motosiklet kullanıcı gönüllü dostlarımızdı. Ayrıca montajını, seslendirmesini, çekimini tamamen amatör olarak bizlerin yaptığı amatör bir filmdir. Hiçbir zamanda çok iyi çektiğimizi idda etmedik ama Türkiye’de çekilen ilk uzun metrajlı film olmasıylada gurur duyuyoruz. İlerleyen zamanda ‘’Şeytan İcadı 2’’ filminin kurgu ve montajında seyircinin beklentisini karşılayabilmek için imkanlarımız yettiğince profosyonel destek almaya çalışacağız.

Şeytan İcadı filmindeki ‘’Selami’’ rolünüzle gönüllerde taht kurduğunuz gibi aslında herkesin motosiklet sürücüsü olabileceğini gösterdiniz bizlere. Bunun yanı sıra birlik beraberlik ve motosiklet camiasında görmemize olanak sağladınız. Gündelik yaşamda da motosiklet camiası bu denli renkli ve herkese kucak açan bir camia mı?

Özgürlük ruhu olan insanlar dönüp dolaşıp motosiklet kullanmaya yöneliyor. Bizler birbirimizden destek alarak yardım ediyoruz. Mesela benim arkadaşım yardım ediyor, onun arkadaşı yardım ediyor, bunu duyan diğer bir arkadaşıda bende bir şeyler yapayım derken destekçi sayımız artıyor. Aslında oyuncular filmde rol yapmıyor, herkes kendi yaşantısını izleyicilere sunuyor. Filmde adı geçen karakterlerin bazılarını kaybettiğimiz arkadaşlarımızın isimleriyle canlandırılıyor ve filmde geçenlerin çoğu yaşanmış hikayelerden alınıyor. Ayrıca filmde yer verilen ve Silivri Motosiklet Kulübünün yaptırdığı heykelinde çok anlamlı bir hikayesi var. Kazalarda kaybettiğimiz arkadaşlarımız anısına yapılan bir heykeldir. ‘’Onlar motorlarını maviliklere sürdüler’’ sloganıyla ile Silivri sahilinde açıldı. Toplamda bin sekiz yüz seksen dört parçadan yapılmış bir heykel bu tarih motosikletin ilk yapım yılı. Kanatlar cennete gitmeyi temsil ediyor. Onlar motorlarını maviliklere sürdüler sloganı da buradan geliyor Vücudun çıplak olması sadece kafasında kask olması da kaskın önemini vurguluyor elindeki kalp organ başının önemini anlatıyor ve kalbindeki boşlukta ateş yakılıyor akşamları bu da sembolik olarak motosikletlileri geride bıraktığı ailelerini sevenlerinin içindeki o ateşi gösteriyor. Bacağında sarılı motosiklet zinciri de motosikletin beni bırakma gitme demesini simgeliyor. Motosiklet parçaları da gerçek bir kazadan alınmış motorun parçalarıdır. Filmde de çok önemli bir yeri var.

Jale Nurhat Özdoğan