Motosiklet Habercileri

Hayallerinin farkında bile olamamak!

Hayallerinin farkında bile olamamak!
Moto Muhabir - Gültekin Bayır( motomotionalman@gmail.com )
Uyur, uyanır, yazar, gezer çeker ama çizemez.
12 Temmuz 2022 - 3:22

Hayallerinin farkında bile olamamak!

 

Modern hayat hele de büyük bir şehirde cereyan ediyor ise bizi bazen öyle bir hayat yaşamaya zorluyor ki hayallerimizi hayal kurup kurmadığımızı şayet kılıyorsak bunun ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Kırsal kesimde yaşayan insanların sayısı her geçen gün azalıyor ve bu şehir hayatı bizi doğadan koparıp modern esaretimizi biraz daha derinleştiriyor. Elbetteki modern hayatı kati olarak reddetmiyorum ama durum ortada. Doğa ölüyor, denizler, ormanlar alarm veriyor ve biz bunu felaket halini almadan yani etkileri şehre gelmeden göremiyoruz. Mesela ben memleketim olan Giresun’a ilk defa 20 yaşında atlas dergisine fotoğraf çekmek için gittim. Memleketimi yani cennet gibi yemyeşil bir şehri karşımda bulunca buna sevinsem mi yoksa memleketim olduğu halde bunca yıldır görmediğim için üzülsem mi tam olarak bilemediğimi çok net hatırlıyorum. Allah’tan hayattan zevk almaya uygun mizacım, gezmeye olan tutkum, araştırma öğrenme tutkum ve en çokta yeni yerler yeni insanlar yani başı açılacak yeni tatlı belalar uzmanlık alanım olduğu için üzüntüyü kolayca atlatıp sevinç kısmına hızlı bir geçiş yaptım. Kişiliğime ek olarak bu güne dek yaptığım işlerde hep seyahat etmemi gerektirdi ve buna hiç itiraz etmedim. Yaptığı işi ciddiye alan, savsaklamayan biri olmama rağmen iş için yaptığım seyahatlerde bile ana fikir iş ve Seyahat ve hep sürüncemede kalmasına izin verdim.

 

 

En kötü ihtimalle iş için gereken zamanı ekonomik kullanıp gezmeye görmeye gittiğim yerin özellikle de kültürü başta olmak üzere oradaki insanların nasıl yaşadıklarını anlamaya gayret ettim. Çok nadir haller dışında gittiğim yerlerde bir turist gibi davranmak yerine oraya geri dönmemecesine gitmiş gibi yanından itibaren oraya yerleşip orada geçirecekmişim gibi hissetmeye çalışarak oradaki yaşayışı algılamak insanların hayatlarını nasıl geçirdiğini öğrenmek hatta nasıl eğlendiklerini canlar oradan neye sıkıldığını o yörenin insanların diğer insanlardan ne farkı olduğunu hep merak edip durdum.

Neticede çok gezmeme rağmen bir gezgin hissiyatına kap bulamadım bu nedenle ama Buda bana başka bir türlü donanma ve gezmek olsun da başka bir ruh haline bürünebilme şansı verdi. Bunun yıllar sonra hayalperest bir adam olduğum ve hayallerimden vazgeçmektense başka insanların dört elle sarılıp adına “bir hayat kurmak” dediği ekonomik ve sosyal pozisyonun garanti altına alınmasından başka bir şey olmayan ve ne yazık ki içinde yaşadığımız toplum ve zamanda pek muteber olan bir şeyi yani dünyalık peşinde koşmayı bırakınca benim için çok büyük bir avantaj teşkil edeceğini bilemezdim.

Elde etmek için eyleme geçmek benim için diğer insanlardan daha farklı bir motivasyon nedeni artık. Çünkü ben artık ne istediğimi biliyorum düş dediğim şeylerin ne kadar hayal ne kadarı gerçekleşmesi mümkün hayal yani hayat bunu ayırt edebiliyorum. Dürüst olmak gerekirse bu farkları zaten uzunca bir zamandır ayırt edebiliyordum. Ama bunu boşu boşuna yapmaktansa faydalı bir farkındalık haliyle yapmak çok daha farklı hissettiriyormuş meğer.

Kitap imza gününe gidip tanıştığım ve kendisiyle tanıştığım için büyük onur duyduğum dünyayı kürek çekerek dolaşan okyanusları sandalla geçen Erden ERUÇ beyefendinin de dediği gibi “gezmiyorum, dolaşmıyorum-ben planlı ve rotası olan bir yolculuğu gerçekleştiriyorum yani öylesine ortalıkta dolaşmıyorum ben bir amaç uğuruna ve bir plan dahilinde dünyayı dolanıyorum”

 

Özetle ben de artık gezmekten, tozmaktan, ortalıkta dolaşmaktan sıkıldım ve bir amaç uğruna belli bir odada dolanıyor olacağım. Daha önce dediğim gibi bildiklerimi öğrendiklerimde harmanlayıp küçük hikayeler işte eşliğinde ve kendi kelimelerimle sizinle paylaşacağım.

 

Koruncuk vakfı kızları okutacak ve bu memleket kurtulacak.

 

Şaka yapmıyorum bu diksiyon çalışması yaparken tekrarladığımız tekerlemelerden biri değil bu ülkemizin ne yazık ki uzunca bir süredir yaşadığı ve bu memleketi seven herkesin farkında olup üzüldüğü, adına makus talih dediği o kara yazgının değişeceği, kahpe feleğin ve bu kötü kaderin mağlup edileceği ve müessir medeniyetler seviyesine girilecek olan eşiğinin geçileceği şahane formülün kısaca söylenişi. Yürekten inanıyorum kızlar okuyacak ve bu memleket kurtulacak, kalkınacak, gelişecek ve çok daha güzelleşecek. Evet tekrar edelim Koruncuk Kızları okutacak onlar da bizi kurtaracak.

Ve ben de bu yazıyı bitirip şafakla yola çıkacağım. Kanosuyla Türkiye’nin deniz sınırlarını geçmek için büyük bir ekspedisyon içinde olan Şenol Özdemir’in peşine düşeceğim tekrar. Onun bu büyük macerasını filmi alıp bir belgesel yapıyorum. Artvin’den Karadeniz’in hırçın sularına bıraktığımız Şenol’u en son Amasra da yine Karadeniz’in dalgalı sularına biraz kızgın biraz dalgın biraz da kederli ama en çok da hayran hayran bakar halde bırakmıştım. Aradan bir haftadan fazla zaman geçti Şenol çok az ilerleyebildi. Karadeniz hala hırçın Şenol hala biraz kafası karışık ve kederli ama artık yeter. Ben Şafak’ta gazlarım bir şehirden ve Şenol’un bana gönderdiği son konuma yani Zonguldak istikametine doğru yola revan olurum. Gün doğduğunda Karadeniz müsaade ederse Şenol da kanosuna atlar ve Ereğli’ye doğru yola çıkar. Elbet teknoloji bizi bir sahil noktasında buluşturur hep olduğu gibi önce hasret giderir sonra da işimize koyuluruz. Her gün konuşuyoruz hep şikayet ediyor denize çıkamıyor olmaktan ben de her seferinde ona dur vardır elbet bir hikmeti biraz sabret diyordum bu gün çıktı hikmeti ortaya. Bu gün Şenol Özdemir bir hayat kurtardı. Evet bir hayat kurtardı. Sahilde mahsur kalmış, kurduğu ve günlerdir fırtına yüzünden bir oraya bir buraya taşımak zorunda kaldığı çadırın önünde elinde dürbün açıklardaki dalgaları gözlerken açıkta boğulmak üzere olan birini fark edip sahil güvenliğe haber verdi ve bir can kurtardı. Buyurun size şahane bir yol hikayesi  kısa ama güzel. Dört günlük sıkıcı fırtına esareti bu gece haber bülteninde Zonguldak açıklarında bulunan bir ceset yahut aranan bir kayıp haberini önledi. Çok mutluydu Şenol anlatırken, ben de dinlerken çok mutlu oldum. Yaşamak güzel şey hele de yaşatarak yaşamak. Evet dört gündür fırtına esaretinden sıkılan Şenol Koruncuk Vakfına Farkındalık yaratmak ve kızların okuması için bağış toplamak adına kürek çekiyor. Elleri nasır oldu, akşamları kapatamıyor ellerini, bir de gece nasıl uyursa sabah öyle uyanıyor, sağdan sola dönecek enerjisi kalmıyor ama mutlu, çok mutlu hem de. Neden mi mutlu? Çünkü Şenol çok iyi biliyor sihirli formülü “kızlar okuyacak ve memleket kurtulacak.”

Peşimizde bir sürü rafine zihin ve yürekli adam var.

Şenol bu yolculuğu tek başına yapıyor neden bu zor bu çiçeği bu gerçekleştirilmesi güç ama onurlu hikayenin bir parçası olabilmek için bu belgeseli tek başıma çekmek bu yolculuğu tek başıma yapmak istedim ancak bu şekilde kendimi bu hikayenin bir yerinde hissedebilir ve bu hikayeyi size belgeleyip anlatabilirdim. Aynı şeyleri tekrar Edip durmayacağım sadece bir sonraki seviyeye geçmek için bulunduğumuz seviyenin en yüksek noktasını tarif etmek gerekiyor. Söylenirken ve kabaca düşündüğümüzde ikimizin de yalnız olduğu ve tek başına hareket ettiği bize kimsenin destek olmadığı yapayalnız ve çaresiz olduğumuz anlamına gelmiyor. Çok güzel insanlar çok güzel oluşumlar ve çok güzel sivil toplum örgütleri arkamızda. Güçlerini hissediyoruz nefeslerini duyuyoruz bize kuvvet, direnç ve yaşama sevinci oluyorlar bu durum. Artık hem Karadeniz’de kürek hem de bulun belgeselini çekiyor olmanın motivasyonu geçtik. İyice İstanbul’a yaklaşmış olmanın, İstanbul’a başlayacak olan ve bu projelerin ana amacı olan Korucuk Vakfı adına farkındalığın da zirvesine hedefliyoruz.  Şu anda sınırlı sayıda insanın bildiği özellikle ulusal basının zerre itibar etmediği “onların bakış açısıyla söylüyorum pek itibar etmek istemeyeceği” projemiz sizlerin ve çok değerli başka insanların katkısıyla İstanbul’da çok daha bilinir hale gelecek diye umuyorum. Bu yönde bir takım planlarımız, faaliyetlerimiz, beklentimiz ve sonunun iyi olacağını dair umudumuz var. Lütfen takipte kalın ve bununla ilgili yapacağınız paylaşımları ve etkinlikleri iştirak ederek zenginleştirin.

Açık Çağrı Yapıyorum. Çanakkale Yolun Sonu filmine davetlisiniz.

Açık çağrı yapıyorum, Şenol Çanakkale’ye ulaştığında muhteşem bir etkinliğimiz olacak. Başta Çanakkale Savaşı ve milli mücadele ile ilgili bugüne kadar yapılmış ve herkesçe de malum olan en kıymetli yapımlardan biri olan bir sinema filmini (bence en güzeli) Çanakkale’de Şenol ve yol arkadaşlarla birlikte sahilde izleyeceğiz. Planlamalar doğru gider şans yardım eder ve birazcık da destek bulursak Çanakkale sahillerinde kuracağımız dev bir perdede binlerce kişiyle bu filmi izleyip yüreklerimiz coşarak şahane bir akşam yaşayabiliriz. Sağ olsun filminin yapımcısı filmi izleye bilmemiz için gereken izni verdi. Birkaç motosiklet derneği ve zaten iletişimde bulunduğumuz insanlarla bu etkinliği zenginleştirip çok daha yüksek katılımlı bir hale getirip Çanakkale ruhunun yeni nesillere hakkıyla Anlatılabilmesi için hatırlanacak, olarak yaşamak ve hafızalara kazımak istiyoruz. Ve tekrar ediyorum bu bir açık çağrıdır hepiniz davetlisiniz sosyal medya hesaplarımızdan gününü yerini ve diğer tüm detayları paylaşacağız orada görüşmek üzere.

 

Yaşamaktan yazmaya vakit kalmıyor.

O kadar günler geçiriyorum ki yaşadıklarımı yazacak vaktim olmuyor. İşim gereği yazarak vakit harcayıp yaşamaya vakit ayıramadım günleri aklıma getirdikçe hem o günler için üzülüyor hem bugünler için seviniyorum. Ve samimiyetle öneririm ki sizde lütfen yaşayın. Öyle güzel yaşayın ki anlatamazsınız da yaşayın, yazamasanız da yaşayın, insanlar ne der diye düşünmeyin sakın, kendiniz için yaşayın, yaşamış olmak için değil, hayatta kalmak için değil,  başkaları sizin yaşantınızda özensin yahut iyi şeyler söylesin diye değil, kendiniz için sindire sindire, zevk alarak, keyif alarak, onurla, şerefle, özgürce yaşayın. O kadar güzel hayat sürün ki siz yazamazsınız, anlatamazsanız bile biri sizin yerinize anlatsın.

 

 

Kendim için istediğim şeyi sizin için istiyorum ve her şey gönlünüzce olsun kalbiniz, yatağınız ve cüzdanınız hiç boş kalmasın diyorum.

 

Görüşmek üzere.

 

 

Dikiz aynasıEtkinliklerGenelİki teker gündemiMarkalardanOtomotivYarışlarYeniler
KATALONYA’DA ZİRVENİN SAHİBİ TOPRAK RAZGATLIOĞLU
EtkinliklerGenelİki teker gündemiMarkalardanOtomotivYeniler
ULUDAĞ’IN ZİRVESİNE MOTOSİKLETLE ÇIKMAK
EtkinliklerGenelİki Teker Dışındaİki teker gündemiMarkalardanOtomotiv
YAMAHA’DAN KADINLARA GÜVENLİ MOTOSİKLET SÜRÜŞ EĞİTİMİ
EtkinliklerGenelİki Teker Dışındaİki teker gündemiMarkalardanOtomotivYeniler
MOTO GUZZİ’NİN YENİ MACERASI STELVİO
EtkinliklerGenelİki Teker Dışındaİki teker gündemiMarkalardanOtomotiv
SUZUKİ 1000 GX ve 8R MODELLERİYLE PODYUMDA
KÖŞE YAZARLARI

© 2024 Motosiklet Habercileri. Tüm hakları saklıdır.