Motosiklet Habercileri

ULUDAĞ’IN ZİRVESİNE MOTOSİKLETLE ÇIKMAK

ULUDAĞ’IN ZİRVESİNE MOTOSİKLETLE ÇIKMAK
22 Mart 2024 - 22:31

Asfaltta kartal gibi uçuyorsun ama, gel gelelim araziye girdiğinde…

Bu hikaye yine baharın gelmesiyle içimde coşan motor ve doğa aşkıyla başladı. Garajımda 900 cc lik Honda Hornet vardı. Tamam bu Hornet’im bana istediğim adrenalini fazlasıyla yaşatıyor ama, arkadaş bizde doğa sevgisi aşk tadında. Ben Bursa’nın ormanlarına, dağlarına tepelerine girip çıkmazsam depresyona girerim maazallah. Dedim ki o dönemler; asfaltta kartal gibi uçuyorsun ama, gel gelelim araziye girdiğinde kaplan gibi kükreyen makine kedi gibi miyavlamaya başlıyor. Bu duruma bir çare gerekti. Tam kışa giriyorduk o dönemler. Ama motor aşkı söz dinlemez. Yağmur, çamur, kara kış dinlemez. Arazide biraz gezmek için, bari kışı geçireyim dedim ve geçici olarak kendime Honda İnnova 125 aldım. Yeni heyecan tabi. İnnova kullananlar bilir. Tel jantlar mevcuttur orjinalinde. Akor ayarı yapıldı. Metzeller takıldı.

Debriyaj takım değişti. Yağ, buji değişti. Bastık marşa. Dedim hadi aslan parçası  araziyi ufakta olsa deneyimle. Bursa’nın Nilüfer asfaltından ayrılarak girdim Çalı bölgesinin köylerine. Yağmur bastırdı. Hedefse; Çalı bölgesinden geçerek Deliktaş mağarasına gitmek. Yol nasıl mı? Yer yer mucur, karlı, çamur ve balçık. Kışlık ekipmanlar üstümde ama Bursa Uludağ’ın eteklerinden bahsediyorum. Soğuğu siz düşünün. Hatta düşünemezseniz. Bir deneyimleyin isterim. Neyse, Deliktaş mağarasına zor koşullarda ulaşmayı başarırken, bol mucur olan bir virajda kaydım ve düştüm. Ama nasıl düştüm biliyor musunuz? Bölge de yol kenarlarında korumalıklar yok. Yaklaşık 60 km/h yle dönmeye çalıştım. Çılgınlık var ya delikanlılıkta. Yol hafif çamurlanmış ve bol mucurlu olduğu için, ön tekerleğin hafif kayması, ani refleksimdeki ters kontra tekniğini beni kurtaramamıştı. Ve kayarak uçurum kenarında durdum. Nedense bu durumdan hiç etkilenmedim. İnsana sevdiğiyle yaşadığı her şey güzel çünkü. Ama şunu belirtmeliyim ki, motosiklet ekipmanlarının ne denli önemli olduğunu bir kere daha test etmiş oldum. Sonuç Deliktaş mağarasına geldim. Hatta İnnova ‘yla oradaki derelerden geçtim ve dedim ki; Japonlar bu işi yapıyor. Şehiriçi motosikletiyle hafif cross yaptım resmen.

Nereye gidiyorum biliyor musunuz? Bursa Uludağ Göletler bölgesine…

Bu hikayeden sonra aradan 3-4 ay geçti bahar geldi çattı. O sırada İnnova’yla yine sert arazilere girip çıkıyorum ama, yetmiyor artık. Ben İnnova’yı daha fazla üzmeyeyim dedim. Makul bir fiyata satayım. Biraz daha iyi bir şey alayım. Motor satılığa konduktan iki saat sonra satıldı. Hayırlısı olsun dedim, müşterimi gönderdim. O gün Hornet’e bindim eve gideceğim. Bir baktım yol kenarında galerinin önünde deniz mavisi Hero Xpulse 200. Şahane görünüyor ama. Gittim yer sahibiyle selamlaştım. Motorun sağına soluna baktım. Tertemiz. Çalıştırdım saat gibi çalışıyor. 1.200 km yapmış ama sıfırdan daha iyi. Adama döndüm elimi uzattım. Motor benim abi dedim. O da hayırlısı olsun dedi. İmzalar atıldı aldım Hero’mu. Hafta sonu oldu. Beni yataktan kimse saat 07:30 gibi bir vakitte uyandıramaz. Ama Hero’nun heyecanı beni uyandırdı. Nereye gidiyorum biliyor musunuz? Bursa Uludağ Göletler bölgesine. O bölgeye 4×4 Cross araçlar bile güçlükle çıkabiliyor. Ben de kendime gaz veriyorum. Sen İnnova’ya neler yaptın, oraya mı çıkamayacaksın diye. Ekipmanlar giyildi. Denizatı Motosiklet Kulübü bandanası giyildi. Nilüfer anayolundan hiçbir yere sapmadan Gürsu kavşağının en sağından, Erikli fabrikasının yanından göletler bölgesine doğru gittim. Köylerin arasından göletler yolu girişine geldim.

Tabi gelirken yollar dik. Kumlu, çamur. Düşmemek elde değil. Abartmıyorum. 45-50 derece eğimi olan yollar var. Bu yolların ortasında gaz kesip durduğunuz nispette motor geriye kayıyor ve o an yapabileceğiniz tek şey erkenden motoru hafifçe yere bırakmak gibi bir çaresizlik yaratıyor. Bu nokta da, şunu öğreniyoruz ki, gaz, debriyaj, fren ayarı bu tarz yollarda tecrübelendikçe sizi ustalaştırıyor. Fakat ben bir şekilde göletler bölgesi yoluna girmeyi başardım tabi. Bu yol normal bir yol değil. Navigasyonda falan asla bulamazsanız. Yolda 70-80 metre yarıklar, çamur, mucur ve bir insan başı büyüklüğünde taşlar var. Ve yer yer eğimi 35-40 dereceye kadar çıkıyor. Hero’nun lastikleri %60 arazi %40 asfalt tarzında yine Metzeler marka bir canavar. En nihayetinde bir cesaretle çıkmaya başladım. Ben bir çok motor kullandım ama Hero gibi zor koşullarda bu kadar yumuşak bir makine görmedim. Yoldaki derin yarıklardan kolaylıkla geçiyordum. Mucurlar beni hiç yormadı desem yeridir. O büyük taşları yara yara, kimi zaman hafif patinaj yaparak çıktım. İçimden dedim ki aradığım sensin. İşte bu. Bu zor yolu nasıl çıktığıma hayret ederken, her metresinde içim daha çok coşuyordu. Ama bir yer geldi müthiş derecede dik ve eğimin başladığı yer çamur deryası. Durdum. Düşünmeye başladım. Hızlanıp bir an çıkmaya çalışsam motor patinaja kalkacak bu hamle bir işe yaramayacaktı. Tek çare vardı. Dağ sularının akarak yolun kenarında açtığı doğal topraksı kanal.

Bahar ayındaydık. Dağdaki karlar hafifçe erdiği için su kanalı daha da büyümüş işimi zorlaştıracaktı. Durdum. Derin bir nefes aldım ben buradan geçeceğim dedim. Çamur zeminden patinaj yapmadan kalktım. Patinaj yapsam motor kayacak ve yolun solu 800 metrelik uçurum. Ağırca kalkmam gerekti. Ve bunu başardım. Kalktığım gibi tekerin iki dönüşünden sonra hemen ikiye attım hafifçe gaz verip su kanalına yöneldim. Bu arada Hero’nun hemen ikinci vitese atılışındaki çekişi, eğime rağmen benim cankurtaran kozum olmuştu. Su kanalına bir anda daldım. Bir yandan diyorum.

Uludağ’ın zirve bölgesine yaklaştım

Olmayacak galiba. Bir yandan zihnimle kavga ediyorum bu kadar geldin pes edersen bu motor seni affetmez. Gaz daha da açmaya başladım. Hero kendini toplamaya başladı. Ve ne oldu biliyor musunuz? Bu sahneyi hayatım boyunca unutmayacağım. Hoplaya zıplaya patinaj halinde çıktığım o kanalın içinden büyükçe bir taş ağaca top mermisi gibi vurdu ve ağacın gövdesinden ahşap parçaları etrafa saçıldı. Bu bende heyecan uyandırırken daha da gazı açtım. 32-38 km/h aralığındaki o süratle orayı nasıl çıktım gerçekten bilmiyorum. Adrenalin buydu. Tüm hücrelerime kadar hissetmiştim. Burayı atlattıktan sonra yaklaşık 2 kilometre sonra 4×4 aşırı aşırı yüksek bir cip le karşı karşıya geldik. Durdu selam verdi. Selamını aldım. Çıkabiliyor musun sen buradan dedi? Dedim ki; “Sen çıkarmıyorsan atla arkama seni çıkarayım”. Baya güldü. İyi dileklerini sundu ve yoluma devam ettim. Uludağ’ın zirve bölgesine yaklaştım dediğim yerde yola ağaç devrilmişti. Neyse ki motorun geçebileceği yer vardı ve geçtim.

“Gürrr” diye ses geldi

Tam Uludağ zirve sınırına geldim. Bir de ne göreyim. Benim geldiğim yol, şu an gideceğim yolda asfalt kalır dedim. Motoru durdurdum. Biraz düşünüp, biraz da su içmek istedim. Kaskı kafamdan çıkardığım gibi.

 

“Gürrr” diye ses geldi.

 

Evet bu bir ayı sesi. İçimden dedim ki; ne oldu Burak Bey yolda gelirken aslan parçası diye gaz veriyordun kendine, korktun mu? Hiç gülmeyelim lütfen bunun şakası yok usulca kaskı taktım. Yola devam ettim. Taşları yara yara gidiyorum. Size şunu söylemeyelim ki, orası öyle bir yer ki bu gezegenden değil. Sessizlik, oksijen bir de çok sis ve kar vardı. Yolda bir ara kara saplandım. Ağır bir sis çöktü. Tamam dedim ben burada kaldım. Telefon da çekmiyor. Motor kara tamamen gömüldü. Mayısın 15 falandı 1.5 metre kar vardı. Nefes nefese iki saatte zor çıkardım motoru. İnat değil mi daha çıkacağım, o gölleri göreceğim dedim ama. Yaklaşık bir kilometre sonra kar önümüzü öyle bir kapatmıştı ki, gitmeye asla imkan yoktu.

Gazınız ve yolunuz açık olsun motosiklet severler

Tam o noktada 4×4 cipin biri de kalmıştı. Bu arada ayı bir kez daha gürledi. Oradaki arkadaşlarla iki sohbet edip vedalaştık. Tam  giderken çocuklardan biri sordu. “ Abi sen buradan inebilecek misin” dedi. ‘’Her çıkışın bir inişi vardır yeğenim’’ dedim. Bıyıklarımı burdum. Şaka yapıyorum tabi. Sis daha çöktü. Böyle bir ses göremezseniz. Taktım ikiye ikili fren kombinasyonuyla Uludağ sınırından, sağda solda kamp yapan insanlara selam vererek çıktım. Sınırdan çıktığımdaki karizmayı görün benim. Dedim bu da yol mu. Takmışım boynuma Denizatı Motosiklet Kulübü tılsımını, her şey bana tırs gider. Dünya’nın en büyük bile zevki bana o gün Hero’nun verdiği keyfi veremezdi. Saygı ve Sevgilerle. Gazınız ve yolunuz açık olsun motosiklet severler.

Dikiz aynasıEtkinliklerGenelİki teker gündemiMarkalardanOtomotivYarışlarYeniler
KATALONYA’DA ZİRVENİN SAHİBİ TOPRAK RAZGATLIOĞLU
EtkinliklerGenelİki teker gündemiMarkalardanOtomotivYeniler
ULUDAĞ’IN ZİRVESİNE MOTOSİKLETLE ÇIKMAK
EtkinliklerGenelİki Teker Dışındaİki teker gündemiMarkalardanOtomotiv
YAMAHA’DAN KADINLARA GÜVENLİ MOTOSİKLET SÜRÜŞ EĞİTİMİ
EtkinliklerGenelİki Teker Dışındaİki teker gündemiMarkalardanOtomotivYeniler
MOTO GUZZİ’NİN YENİ MACERASI STELVİO
EtkinliklerGenelİki Teker Dışındaİki teker gündemiMarkalardanOtomotiv
SUZUKİ 1000 GX ve 8R MODELLERİYLE PODYUMDA
KÖŞE YAZARLARI

© 2024 Motosiklet Habercileri. Tüm hakları saklıdır.